Michael'ı Sevmenin En Bi Güzel Yanı...

Çok sevince bir çeşit özdeşleşme kuruluyor işte. Michael çok uysal, sevgi dolu biri ama sahnede nasıl öfkeli olduğunu hepimiz biliyoruz. E deli mi bu adam sahneye çıkınca pençelerini çıkarıveriyor. Niye deli olsun yahu, neye pençe çıkardığına bir bakmak lazım önce.



Aslında ben en çok nesini seviyorum Michael'ın biliyor musunuz? Ben Michael'ın en çok sevgisini seviyorum...

Şarkılarıyla nelere haykırdığını bilen biliyor bir de benim anlatmama gerek yok şimdi, alt yazılı mis gibi el emeği göz nuru videolar paylaşıyorum işte. Bu blogun amacı ne ki zaten... Ne kadar sevdiğimi ifade etme çabamla birlikte Michael'ı anlamak istemeyenlere anlatmak, anlayanlarla da bu sevgiyi paylaşmak. Hmm, bir de ölmediğini dilediğimce dile getirmek, ne de olsa burası benim istediğimi yazarım.

İlk başlarda ölmedi yahu dedik de başımıza gelmeyen kalmadı. Delirdiğimizden tutun da, acı gerçeği kabullenemeyen zihnimizin yarattığı savunma mekanızmasına kadar türlü türlü teşhis konuldu, sanki hastaymışız gibi... Ama burası benim hahaha, deli muamelesi görme riskim yok hii hiii... Diyorum işte Michael Jackson ölmedi ve hatta geri gelecek...

Daha ilk cümlede insan çok sevince özdeşleme kuruyor demiştim ya, biraz kendimden bahsedeyim. O Michael tabiki, kendimle nasıl özdeşleme kurayım, sonuçta ben herhangi biriyim ama Michael'ın yıllardır bana öğrettiği bir şey var ki; o da gördüğüm her yamukluğu düzeltmeye çalışma dürtüsü. Lakin ben öylesine biri olduğum için sonuç işsizlik ve bir baltaya sap olamamaktan ibaret oldu hahaha. Ama olsun benim bir şikayetim yok, öyle ya da böyle kimsenin kölesi olmadım. Michael şarkılarıyla CIA'ye her kafa tuttuğunda ben de gittim yolsuzluğa gark olmuş patronlarıma kafa tuttum, Michael Who's BAD dediğinde ben sınıfı sıra dayağına çeken öğretmenime hönkürdüm mesela... Halbuki sümsüğün tekiyimdir ama işte üzüm üzüme baka baka kararır misali Michael'la bir olmuşum farkında olmadan. Şimdilerde büyüdüm, eşek kadar oldum tabi, eskiden olduğu gibi önüme gelene hönkürmüyorum ama internet icad oldu ya çok da güzel oldu. Artık blogum var, twitwedır facebooktur, envai çeşit forumdur derken gördüğüm her yamuk şeye sesimi yükseltmeye devam ediyorum aynen Michael'ın hala yaptığı gibi...

Neyse, çok konuştum yine... En bi sevdiğim, en bi asi iki Michael şarkısı paylaşayım ben, videolar da muhteşem bu arada, üstelik de Türkçe alt yazılı, emeği geçen herkese teşekkürler...

Keyifli dinlemeler, keyifli seyirler;





Otopsi Raporu da Yalanmışşşşşşşşş... yaa yaaa dediydik :)

Overdose'lu hayat sigortasının heyecanından bu ilginç videoyu eklemeyi unuttuk, hemen ekleyelim bakalım...

Believerlar sıkı çalışıyorlar, Michael believerlarıyla gurur duyuyor olmalı. Michael'ı seven ölümünü de kabullenemeyendir efenim, ölmediğine inanmak için son ana kadar direnendir efenim. Yok öyle hemen "eyvah öldü, kahroldum, yandım bittim..."

İşte believer, işte video... Alkış alkış alkış kendisine, yılmamış, uğraşmış, didik didik didiklemiş. Oturup zırlamamış, dizlerini dövmemiş öldü Michael diye...



İnanmayan incelesin, kendi inceleme sonuçlarını koysun ortaya efenim, atış serbest hahaha...

Hiç Böyle Bir Hayat Sigortası Duydunuz mu???

Mart ayını hoax oyununa ayırmaya karar verdim. Nisan'da dönme ihtimali ile ilgili duyumlar da sık sık kulağımıza çalındığına göre, Mart'ı bu işlere ayrımakta sakınca yok sanırım...

Haberler gitttikçe tuhaflaşıyor mu bana mı öyle geliyor yoksa? Sular bulanmadan durulmaz demiş ya atalarımız, bu bulanıklık bu yüzden mi? O zaman durulması da yakın demektir!!!

Neyse, konumuza geri dönelim. Evet, böyle komik hayat sigortası olur mu???

İleri derece bir believer dostumun katkılarıyla öğrendik ki;

Michael'ın hayat sigortası poliçeleri için 3 milyon dolar ödenmiş, komik olan bu değil komik olan şu: Michael'ın hayat sigortası overdose'u da kapsıyor!!! Yani doz aşımından ölümü de kapsıyor!!! Hangi sigorta şirketi böyle bir anlaşma yapar? Sanki bir ilaç bağımlısı "benim aşırı dozdan ölme ihtimalim olabilir, bana overdose sigorta yapın" demiş gibi. Bunu kabul edecek bir sigorta şirketi varsa bana da gösterin, çok merak ettim...

Bu linkte Michael öldüğünde, Randy Philips'in yaptığı açıklamayı yazıyor, diyor ki overdosedan ölümü de kapsayan 17,5 milyon dolarlık bir hayat sigortası poliçesi varmış.
Michael Jackson's Life Insurance to Pay Out $3 Million / tıkla...

Burda da aslında poliçenin yaklaşık 20 milyon dolar ettiğini ama McClain ve Branca'nın anlaşmayı sonlandırmak için çok acele ettiğini ve 3 milyon dolar almaya razı olduklarını yazıyor, görünüşe göre tam da zamanında yapmışlar çünkü Michael'ın ölüm raporunda poliçede olmayan bazı ilaçlar da bulunduğundan hiçbirşey de alamayabilirlermiş.
John Branca and John McClain said / tıkla...

Nasıl bir hayat sigortası overdose'u kapsar? Bu nasıl bir haberdir, biri beni aydınlatsın!!!

Teoriden Daha Fazlası!!!

Pekala, burası bir hoaxdeath blogu değil dedik lakin bir believer blogu, dolayısıyla anılardan daha fazlasını paylaşma hakkımı kullanıyorum...

Öncelikle yeniden belirtmeliyim ki bu bir ıspat ya da bir delil değil, bu sadece bir teori ama sizi temin ederim ki teoriden fazlası... Bu, gerçeğe en çok yaklaşabildiğimiz anın hikayesi, bu daha çok Michael'ı anlayabilme çabası, bu belki de en çok son 8 aya anlam yükleyebilme gayreti...

Bu uzun bir metin, okumak bir hayli vaktinizi alabilir, o yüzdendir ki okumaya başlamadan önce çayınızı, sigaranızı yanınıza alın...

Bu, Michael'ın ölmediğine yürekten inanların yürekten çabasıyla oluşturulmuş bir teori ama dedim ya aslında bir teoriden fazlası, bu gerçeğe en çok yaklaşabildiğimiz anın hikayesi... Çeviri ve düşünce sahiplerinin, ipucu avcılarının isimleri deşifre edilmeyecek fakat bilinsin ki; bu bir avuç insanın sonsuz emek ve çabalarının sonucudur...

Başlıyoruz, ilk adımımız Illuminati ve Michael Jackson arasındaki münasebetlere ışık tutan bir video (Türkçe alt yazılıdır);



Videoda bahsi geçen Michael'ın Londra'da yaptığı Sony konuşmasının tamamını dinlemek isterseniz o da var, üstelik Türkçe alt yazılı...
Sony Speech London için tıkla...

Konuya yani teoriye geri dönersek; bu noktada farkediyoruz ki Michael bir zamanlar müthiş bir baskıya maruz kalmış olmalı. İlk olarak ben çeviriden bir kaç satır alıntı yaparak başlamak istiyorum;

Michael Jackson ve bütün popüler şarkıcılar müzik endüstrisinde neler olduğunu çok iyi biliyor. Michael'ın şeytani ritüellerin bir parçası olması bile ayarlanmıştı.

Şimdi düşünüyorum... Bu kaçışın çok önceden planlandığını düşünüyorum, aklım çeliniyor yeniden ama tam olarak bir kaçış planı gibi değil de bir alternatif plan olarak her zaman kenarda durduğunu düşünüyorum. Yani kaçış bir anlamda B planıydı. Beat It'in tersinde satanic (şeytani) söylemler olduğunu duyduğumuzda hepimiz şaşırmıştık. Michael'a konduramadık doğal olarak ama Beat It'in tersinde şeytani söylemler olduğu gerçeği de inkar edilecek gibi değil.

Hemen ilgili kaynağı da paylaşalım;
Beat It backmasked için tıkla...

Bu noktadan sonra zihnimde; "Michael'ın şeytani ritüellerin bir parçası olması bile ayarlanmıştı" kısmı netleşiyor, evet muhtemelen ayarlanmıştı ve Beat It'de de bu yapıldı, kimbilir sonrasında daha neler yapması istendi ve ne baskılara maruz kaldı. Michael en başından beri bu günlerin geleceğini, bir gün ciddi şekilde tehdit edileceğini biliyordu. Ve bir B planı her zaman kenarda duruyordu. Direnebildiğin yere kadar diren, tıkandığın noktada oyununu oyna BAM... Thriller'dan sonraki albümlerde "mesaj mı acaba" dediğimiz sözlerin, söylemlerin ortaya çıkması veya şimdi keşfediliyor olması da olağan oluyor bu durumda. Demek Michael neredeyse 30 yıldır baskı ve tehdit altındaydı ama burnunun dikine gitmeye direnmekten de hiç vazgeçmedi.

Jam'in sözlerinde bile benden yardım falan istemeyin kardeşlerim, sistem tarafından koşullandırıldım demesi veya direkt TDCAU'ın sözleri, Bad'den Dangerous'a kadar herşey bir meydan okumadan ibaret. Kayışın koptuğu an da Invincible olsa gerek... Michael'ın Thriller'dan sonra yaptığı herşey incelenmeli o halde çünkü Thriller çıkış yaptığı an ve bazıları tarafından en çok ele geçirilmek istendiği an. Sonrası MJ ve onlar arasındaki soğuk savaş, Michael'ı bugünlere getiren çok soğuk bir savaş hem de...

Thriller'da az da olsa istediklerini yaptıranlar sonrasında MJ'a istedikleri hiç bir şeyi yaptıramadılar, sonra da olanlar oldu işte... diyerek şahsi fikrimi belirttikten sonra hoax camiasının en esaslı believerlarından birinin konu ile ilgili düşüncelerini aktarmak istiyorum;

"Nihayet olaylar en başından beri düşündüğüm ve tahmin ettiğim noktaya geldi. Üzgünüm ama böyle söylemek zorundayım ukalalık olarak algılamayın lütfen.

Söylemek istediğim başka şeyler de var, önceden söylediklerimin üstüne daha acımasızca gitmek istiyorum.

Another Part Of Me'yi hepimiz biliyoruz, bu şarkıdan ben daha önce bahsetmiştim ve şarkının sözlerine baktığımızda hiçte hoş olmayan bazı mesajlar içerdiği üzerine konuşmalar yapmıştık.

Bizim gibi sömürge olmuş toplumlarda -ki sömürgeciliğin amacı budur, tek amacı- tüketim ön plandadır önümüze konan her şeyi bir çırpıda yeyip bitiririz, gözümüzle görebildiğimiz kulağımızla duyabildiğimiz, elimizle dokunabildiğimiz bütün nesneler bizim için sadece ve sadece tüketim aracıdır aslında, hatta bu araçlardan bazılarına 'sevgi' adını verip O'nu da acımasızca tüketiriz.
Bizler üretmeye değil sadece tüketmeye koşullandırıldık yıllarca. Neden... çünki bizde yetenek yoktur, bizden iyi futbolcu, bizden iyi devlet adamı, bizden iyi bilimadamı, bizden iyi müzisyen, bizden iyi insan çıkmaz. Bizler onların yaptığı hiçbir şeyi yapamayız. Çünkü doğuştan beceriksiz ve yeteneksisizdir. Onlar yapar biz yeriz yeriz yeriz...

Zamanın birinde Küçük bir çocuk vardı, çok yetenekli ve çalşkandı, hırslıydı da aynı zamanda, bu çocuğu gören bazı hamam böcekleri evet işte bu diyordu, Elvis nasıl olsa bir gün diğer tarafa yelken açacak O'nun yelkenlerini diğer aleme çevirdiğimizde yeni yelkenlere ihtiyacımız olacak hmmmm işte bu...aradığımız bu. İyi de bir şovmen aynı zamanda. Biz istedik bir göz Allah verdi iki göz.
Günler, aylar gelip geçti küçük çocuk büyüdü büyüdü tahminler boşa çıkmadı gerçekten efsane olacaktı bu velet, işte tüketim ve uyutma dünyasının yeni starı ooooooo bunun yanında Elvis kaç para... gelsin yeni dolarlar...Hoş geldin zavallılar kervanına genç adam başına geleceklerin hiçbirinden haberin yok ama merak etme diğerlerinin başına gelen her şey fazlasıyla senin de başına gelecek.
Her şeyden memnun olduğumuz, ödüllere doymadığımız bir dönemimiz var tabi bakalım bu dönemde neler yapmışız
Dünyanın en büyük turnelerinden biri düzenlenmiş kendisi için, arkasından bir tane daha...İşin aslı nedir biliyor musunuz, Bu zavallı dünyanın her bir köşesini santim santim dolaşıp gönülleri fethederken biz gönülleri fetholanlar ağzımızı açıp kafamızı şöyle sahneyi görebileceğimiz kadar yukarı dikerek bir takım hareketler yapan ve çılgınca müziğin ritmine kendini kaptırmış bu adamı izlerken, görüş mesafemizin altında kalan bir yerler işgal ediliyor insanlar öldürülüyor bizde buna ritmle karşılık veriyorduk. Diğer başka gerçeklerle ilgilenmeyerek yapıyorduk bunu tek gerçek bizim içim Michael'dı Michael'dı

Belirli ve bilinçli bir program dahilinde gerçekleştirilen bütün bu olaylar sadece Michael'a verilmiş bir görev değildir. Bu, çarkın dişleri olmakla görevlendirilen her sanatçı için geçerlidir.

Müzik sadece bizim için Müzik, onlar için böyle değil, bunları farkettiğim ve hepsinden iğrendiğim bir dönemim olmuştu ve ben o dönemde bırakın müzik dinlemeyi Michael Jackson hakkında tek bir kelime dahi duymaya tahammül edemiyordum

Taa ki Michael Jackson, Thay Don't Realy Care About Us'u dünyaya kusana kadar...

Benim için o saatten sonra Another Pat Of Me ile uyuyan ve bizlerin uyumasına da sebep olan güzel, uyanmış, manevi kandırmacada üstlendiği Megastar rolünü bir kenera elinin tersi ile itmiş, BANA, SANA, HERKESE olan zararını telafi etmeye and içmiştir. Ne diyeyim Allah yardımcısı olsun.
Meleğim zamanında onlar tarafından çoook kandırıldı eee ne de olsa şöhretin ve paranın kokusu güzeldir. Uzun zamandır da ellerinden kurtulmaya çalışıyor. bazı kimselerin yıllarca bildiği ve diğer insanlara bir türlü kabul ettiremediği gerçekleri, 25 Haziran itibari ile kendi üslubu ile çok güzel anlatıyor, her şey adım adım ve usulca, sindire sindire beyinlere nüfuz ediliyor meleğim tarafından (görünen o, işin aslını hala çözemedik ya neyse)"



Teşekkürler...

Evet, Michael satırlardır bahsettiğimiz çarka bir dönem girdi ya da girmedi bilemiyoruz ama emin olduğumuz bir şey varsa o da; bir süredir bu çarkın dişlerini sökmeye, kırmaya çalıştığıdır.

Buradan başka bir konuya geçelim, aslında başka bir konu değil, netice de her şey birbiri ile ilintili...

Bugün Dr. Murray'ın infazını isteyenler, katil ilan edenler hangi noktada yanılgıya düştüklerini hiç düşündüler mi? Bugün Dr. Murray'ı katil ilan etmek bir zamanlar Michael'ı çocuk tacizcisi ilan etmekten farklı mı, hayır değil... Pekala bu dava sürecinin bu kadar uzaması acaba hepimiz için bir çeşit ders olabilir mi? Michael, yargılamadan önce araştırmayı ve anlamayı öğretiyor olabilir mi? Katil olduğu bu kadar ortada olan bir adamın hala ceza almamasından ne gibi bir sonuç çıkarabiliriz? Kanun, katil olduğunu söylemediği, buna hüküm vermediği sürece katil ilan etme hakkına sahipmiyiz? Kanun Michael'ı taciz davasından suçsuz bulana kadar Michael'ı suçlu ilan etmeye kimin hakkı vardı!!!

Ve bir ek ayrıntı; kısa süre önce Dr. Murray'ın kullanıdığı masonik yaka iğnesini hatırlayın, Dr. Murray tüm bu olanların arka planındakilere dikkat çekmedi mi sizce de? Dr. Murray gerçekten onların maşası olsaydı bu yaka iğnesini ele güne gösterir miydi dersiniz? Yoksa doktor büyük bir cesaret örneği gösterip, Michael'ı kaçmaya mecbur edenlere dikkat çekmiş olmasın!!!

Bu arada TMZ'nin bu hoaxdeath oyununda işbirlikçi olduğunu artık hepimiz biliyoruz. TMZ.com'un medyaya haber satış merkezi olduğuna tamamiyle kanaat getirdik değil mi? TMZ'yi dikkatle takip edenler bu haberlerin son derece kontrollü olduğunu da farkedeceklerdir.

Tekrar Dr. Murray'a dönersek; Murray'a 8 Şubat'ta kasıtsızca ölüme sebebiyet vermekten suçlandığı, yargısının 5 Nisan'da yapılacağı bildirildi ve akabinde doktor aylardır el sürmediği twiter hesabına kısa bir not geçti;

Dr. Murray dedi ki;

Please consider that I too am a father, do not judge or condemn me until you have walked in my shoes. Please pray for my family...

Yani;

Lütfen benim de bir baba oldugumu göz önünde bulundurun, benim ayakkabılarımla yürümeden beni yargılayıp kınayamyın.. lütfen ailem için dua edin...

Pekala aynı noktaya geri dönüyorum ve yeniden soruyorum; Murray'ı katil ilan edip katlini isteyenler önce Dr. Murray'ın ayakkabılarıyla yürümeyi denediler mi? Ya da Michael'ı tacizci ilan edip, yok etmek isteyenler önce Michael'ın ayakkabılarıyla yürümeyi denemişler miydi? Acaba bu dava sürecinin bu kadar saçma bir şekilde uzaması Michael'ın, insanları yargılamadan önce gerçekleri araştırmamızı istemesiyle ilgili olabilir mi? Michael bir şeyleri öğretiyor olabilir mi? TMZ'nin garip bir şekilde Dr. Murray'ın twiter hesabındaki mesajını haber yapması Murray'ın sözlerine yani aslında Michael'ın mesajına dikkat çekmek için olabilir mi?

Pekala Dr. Conrad Murray isminin nereden geldiği ile ilgili ilginç bir teori daha, başka bir believerın, esaslı bir believerın keşfi ile;

Bu filmi izlemiş miydiniz...
The Court of Last Resort isimli seri filmin Conrad Murray'lı bölümü için tıkla...

TII'deki Gilda'lı Smooth Criminal harikasından sonra, 1957 yapımı "The Court of Last Resort" isimli bu dizi film ve baş karakterinin Conrad Murray olduğu bölüm çok ilgi çekici görünmüyor mu?

Michael Jackson'ın sinema külliyatının erişilmez olduğunu hep söyledim, bunun için zaman zaman alayada alındım ama bunu söylemeye devam edeceğim...