Black Or White'ı Okumak



Bu yazı çok ama çok sitemkâr duygularla kaleme alınmış bir yazıdır. Kimlere karşı mı, Michael’lı yıllar boyu anlamayanlara karşı, her daim yere çalmak için özel çaba sarf edenlere karşı, yere çalmaya çalışanların tuzaklarına düşenlere karşı. Kaçırttınız işte adamı sonunda. Ne geçti elinize?

Michael’ın sanat külliyatını göremeyip, sanatından başka her şeyini diline pelesenk edenlere bu yazı. Hâlbuki Michael Jackson’ın her eseri muazzam okumalar barındırır. Sunduğu görsel şölenlerin arkasındakiler nasıl fark edilemez? Ama yanlış anlamak hep daha kolaydır değil mi?

Neyse, bu kadar sitem yeter. Black Or White incelemesi yapalım bakalım biraz… Her sahnesi başka bir tarihsel döneme açılan bu eseri anlamak insan olmakla eşdeğerde. Kişisel fikrim diyerek nezaket de göstermeyeceğim. Gayet de iddialıyım. Neden, çünkü Michael Jackson’ın müthiş kişiselliği ile harmanlanıp müthiş derecede evrenselleşen bir eser bu.

Michael köklerini hiçbir zaman reddetmedi, ona siyahı da Tanrı verdi, beyazı da... Ve Michael bunun hep farkındaydı. Bu yüzdendir ki Siyah ya da Beyaz turuna Afrika yerlileriyle başladı. Oradan Uzak Doğu’ya misafir oldu. Kovboylar tarafından etrafı sarılmış kızıl derililerden, Hindulara, Kazaklara kadar ulaştı. Israrla renklerin, ırkların önemsizliğine vurgu yapmaya devam etti. Müzik, neşe ve ritim devam ederken Michael yaratıcılığı ile yine şaşırttı, yine şaşırttı. Irklar arası geçişlerin olduğu meşhur “morphing” kısmından bahsediyorum. Bir dakika bile sürmeyen ancak hazırlanması haftalar süren bölümde değişik renkte ve ırkta simalar gözlerimizin önünden aktı. Ne kadar şaşırtıcı ve ne kadar inceliklidir morphing bölümü aslında. Michael işte, sonsuz bir çabayla insanlık âlemini bir araya getirip herkesi her zaman böyle mutlu ve kötülükten uzak kalmaya çağırdı. Ama asıl infial, bitti sandığımız anda başlar. Aniden bir kara panter çıkagelir. Aman Tanrım, panter Michael’a dönüşür. Az önce bizi neşeye boğan, mutluluğa ve barışa davet eden adama ne oldu? Ben söyleyeyim ne olduğunu; evet, neşe, mutluluk, barış ve sevgi her anımızın başköşesinde olmalı ancak bir de yaşanmışlıklar ve lanetlenmesi gerekenler var. İşte bu andan itibaren Michael bu insanlık ayıplarını tek tek tekmelemeye başlar.

Michael’ın sessizliği bozan ve tek başına dans ettiği 4,5 dakikalık final şölenini anlayabilen, doğru okuyabilen pek olmadı o dönem. Çok ayıp! Maalesef şiddet, cinsellik ve ırkçılık gibi öğelere gönderme yaptığı gerekçesiyle bu bölüm eleştirildi. Aslında dünyanın tüm cevherlerinden daha değerli bir bölümdür. Evet, göndermedir ama onaylayan değil lanetleyen bir göndermedir. Belki de anlayabilmek için Kara Panterler’i biraz araştırmak lazımdır.

Araştıralım bakalım…
Günümüze çok da uzak olmayan bir zamanda rengi daha koyu olan insanlar zorla yurtlarından çalınıp yenidünyaya getirilirler. Köle niyetine kullanılan siyah tenli insanlar yüz yıllarca süren yaptırıma maruz kalırlar. Ancak 1800’lü yıllarda pek organize olamasalar bile bu eziyete küçük çaplı tepkiler göstermeye başlarlar. Bu dağınık hareketlilik 1900’lerin ortalarına kadar sürer. 1955 itibari ile Amerika’daki siyahlar bu dağınıklıktan kurtulmaya, organize olmaya başlarlar. Siyah bir kadına otobüste beyazlar tarafından yapılan sözlü saldırı sonrasında siyahlar otobüsleri boykotlar. Siyahlar ilk defa örgütlü olarak hareket etmeye başlamışlardır. Siyahlara uygulanan şiddet, toplum içindeki gerginliği ateşe verir. Olaylar tüm hızıyla devam ederken ve siyahlar her gün daha sistemli bir şekilde örgütlenirken 1970’lere yaklaştığımızda Kara Panterler Partisi kurulur. Siyahlar artık tamamen örgütlenmiş gibidirler. Seslerini duyurabilecekleri bir oluşumları vardır. Sonrasında her ne kadar tam olarak hayata geçirilmese de siyahlara yazılı olarak insan olma hakları beyazlar tarafından tanınır. Kara panterler varlıklarını onaylatmışlardır artık...

Michael Jackson ise Black Or White’ın final şöleninde cinselliğe ve ırkçılığa göndermeler yapıyormuş… Peh! Böyle bir çelişki mümkün olabilir mi? Kara Panterler, Michael Jackson ile yeniden vücut buluyor ve tam tersine ırk ayrımcılığını ve şiddeti lanetliyordu. Şiddetçilerin şiddetini yok etme çabasından başka bir şey değildi. Siyah ya da beyaz, sarı ya da kızıl tüm insanların insan olduğunu, eşit olduğunu vurguluyordu...

Sinemasal olarak da müthiş olan bölüm aynı zamanda müthiş figürlerle birleşiyor, ses efektleri ve ritim sessizliği delip geçiyordu. Michael önce üzerinde Gamalı Haç olan camı patlatıyor, insanlık tarihinin en büyük ayıplarından birini en utanç verici olanını lanetliyordu. Hemen sonrasında “Nigger Go Home” yazılı camı parçalıyordu. Evlerinden çalınan ve zor ile getirildikleri topraklardan kovulan siyahlara karşı yapılmış bu çirkin tutumu lanetliyordu. Hiçbir söz, hiçbir kelime bu kadar etkili olamazdı. İsyanı büyüyen Michael, “KKK Rules” yazan kapıya, neredeyse ırkçılığın sembolüne dönüşmüş Ku Klux Klan örgütüne yöneliyordu. Önce barışa ve sevgiye çağrı yapan Michael Jackson hemen ardından insanoğlunun ayıplarını bu dünyadan silmeye herkesi davet ediyordu. Maalesef bu güzel anlatım, döneminde yanlış anlaşıldı, yanlış yorumlandı ve yasaklandı. Bölümü video klipten kaldıran Michael Jackson eseri için herkesten özür diledi ve her zamanki gibi üzüntüsünü sineye çekti.

Black Or White son derece özenli hazırlanmış son derece önemli bir çalışma. Bugüne kadar yapılmış, yazılmış tüm çalışmalardan daha önemli çünkü dakikalarla sınırlı olmasına karşın içinde yüzyılları barındırıyor. Michael Jackson’ı anlamak gayret ister, Michael Jackson’ı sevmek ona inanmayı gerektirir. Michael Jackson sadece dans ve müzik demek değildir. Anlamaya, tanımaya çalışın, tanıdıkça daha çok seveceksiniz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder